bugün

entry'ler (68)

neapolitan pizza

türkçe karşılığıyla napoli tarzı pizzadır. italya'da bu eski yemek kültürünü korumak için "avpn - the true neapolitan pizza association" adlı bir cemiyet kurulmuştur. bu cemiyetin koymuş olduğu kriterleri karşılayan her işletme avpn tescili için başvuruda bulunabilir. o yüzden "gerçek" bir napoli pizzası yapıyorum diyebilmek için bu tescile sahip olmanız gerekiyor.
şimdi gelelim asıl konumuza, gerçek napoli tarzı pizza nasıl olur?

italyan pizzası denildiğinde genellikle akla gelen ilk şey ince olduğudur ve bu kısmen doğrudur. kısmen dememin sebebi şu, incelikten kastım lahmacun gibi bir pizza olmamalıdır. napoli pizzasının en doğru görsel tarifi şu şekildedir: kenarları kalın, çıtır, leopar desenli yanıklara sahip ve içleri hava keseleriyle dolu, ortası ince ve sulu olmalıdır. pizza, napoli'de çok eski bir sokak yemek kültürünün parçasıdır. bir pizzayı da sokakta yiyebilmenin en kolay yolu da katlamaktır. o yüzden napoli pizzası, çıtır kenarlarının haricinde oldukça yumuşak ve rahatça katlanabilir kıvamdadır. en bilinen iki çeşidi vardır neapolitan pizzanın. ilki herkesin bildiği ve adını kraliçe margherita'dan alan, pizza margherita'dır.

bir diğer meşhur napoli tarzı pizza, marinara'dır ve 4 temel malzemeden oluşur: domates sos, kuru kekik, sarımsak ve sızma zeytinyağı. domates sos için yine tatlı san marzano domatesleri kullanılır. unutmadan ekleyeyim, domates sosu sadece fırındayken pişer. pizzaya sürülmeden önce sos pişirme işlemi, amerikan tarzı pizzalara özgüdür. napoli tarzı pizzalarda önemli olan ferah ve taze bir tat alabilmektir. marinara’da peynir veya başka hayvansal ürün yoktur. bu özelliğiyle vegan pizza olarak da bilinir. üzerine taze 1 veya 2 diş taze sarımsak dilimlenir. fırına verilmeden önce, son olarak da kuru kekik serpilir ve zeytinyağı eklenir. peynirsiz pizza fikri bizim alışık olmadığımız bir durum ancak burada pizzaya asıl lezzeti veren san marzano domateslerinin şekerli tadıdır.

gelelim bir pizzaya karakterini veren en önemli konuya, yani hamuruna. neapolitan pizzanın belki de en önemli noktası hamurudur. italyanlar makarna da dahil çoğu hamur işi yemeklerinde 00 veya 0 tip un kullanır. bu unlar oldukça güçlü (protein miktarı yüksek) ve çok sayıda işlem görerek inceltilmiş unlardır. 00 tip un, 0 tip una göre daha incedir. bizim unlarımızda tam olarak karşılığı yoktur ancak yine de en 00 tip una en yakın unumuz "baklava ve böreklik" undur. tabii ki olay sadece unda bitmiyor. neapolitan pizzalarının, amerikan pizzalarına göre en büyük farkı hamurun yapım sürecidir.

neapolitan pizzaların hamurlarında 4 temel malzeme bulunur; un, su maya ve tuz. yeri gelmişken söyleyeyim gerçek bir neapolitan pizza hamuruna kesinlikle yağ* katılmaz. amerikan kültüründe pizza tam anlamıyla fastfood sınıfındadır ancak napoli'de bu konu biraz tartışmalıdır. çünkü hamurunda çok az miktar maya kullanılır ve hamur en az 8 saat dinlendirilir. çoğu üst düzey pizzacı, hamuru 1-5 güne kadar mayalanmaya bırakır. yani hamur az mayayla, uzun sürede yavaş yavaş mayalanır. bu aşamada maya hamur içerisinde çoğalarak örümcek ağlarına benzer hava keseleri oluşturur. hamurun tüm aroması işte bu hava keselerinde saklıdır. bazı pizza ustaları ön-fermante işlemi için biga (italyan ekmek ustalarına ait) veya poolish (polonyalı ekmek ustalarına ait) de kullanabiliyor. bu hamurun daha hızlı ve daha fazla mayalanmasına katkı sağlıyor. ayrıca tadını da güzelleştirdiğini söyleyebilirim. ancak avpn tarafından kullanımına izin verilmiyor, en azından avpn lisansı almak isteyen pizzacılar için. dinlendirilen pizzalar, yine geleneksel yöntemlerle yani el (oklava vb. ekipmanlar napoli pizzasında kullanılmaz) ile açılıyor. bunlardan en yaygını da "slap technique" denilen pizza açma tekniğidir. neapolitan pizzalarında düzgün yuvarlak da aranmaz. zaten o yüzden çoğu meşhur (l'antica pizzeria da michele, gino e toto sorbillo, 50 kalo vb.) pizzacının yuvarlaktan daha ziyade kareye benzer pizzalar yaptığına da şahit olabilirsiniz. pizza tezgah üzerinde yaklaşık 25-30 cm civarında açılır. pizza küreğine koyulduğunda yaklaşık olarak 5 cm daha kenarlarından çekerek açılır ve küreğin üzerine tam oturması sağlanır. yani pizza küreğiniz ne kadar genişse, pizzanız o kadar büyük olur. bu son genişletme işlemini pizza küreğinde yapmalarının iki sebebi vardır: ilk olarak fazla açılan pizza gergin olur ve küreğe taşırken yırtılma durumu söz konusu olabilir. ikinci olarak tezgahta aceleyle açılan pizza kürekten daha büyük bir boyuta ulaşırsa, pizzayı fırına sürmede sorun yaşanabilir. artık gelelim pişirme kısmına. neapolitan pizzalarını ilk kez gören bir kişi pizzanın yanmış olduğunu düşünebilir. ancak napoli'de bu güzel leopar benekleri pizzada aranan bir niteliktir. pizza odun veya gaz fırınında; 430-480 °c arası sıcaklıkta, 60-90 saniye pişirilir. hamur bu yüksek sıcaklıkta anında şoka girer ve suyunu kaybetmeden hızla kabararak pişer. pizza, fırına pizza küreğiyle koyulur ancak daha sonra sürekli olarak çevirme küreği ile döndürülerek, her tarafının eşit derecede pişmesi sağlanır. fırından alınan pizzanın üzerine, isteğe bağlı olarak son defa daha zeytinyağı gezdirilir ve servis edilir.

Napoliten pizza yapımına ilgi duyanları instagram hesabıma beklerim:
https://www.instagram.com/zorbey.sevinc

notion

ios, android, windows, mac ve web tarayıcısında kullanabileceğiniz not alma programı. 10 kişilik ekip, 500 kişilik evernote ekibinden kat ve kat daha başarılı bir not alma programı yapmış. uzun süredir twitter üzerinden notion ekibiyle konuşuyorum ve gerçekten hepsine hayran kaldım. bu program henüz çok yeni ancak 1-2 seneye kalmaz ne trello bırakırlar piyasada, ne de evernote. bu arada ekleyeyim, 10 senelik evernote kullanıcısıyım ama bu programla tanışır tanışmaz tüm notlarımı notion’a taşıdım. iş programlarında yapılacak birçok yenilik var. ekipleri genişledikçe daha da hızlanacaklardır. ancak en azından evernote gibi getirdikleri her yenilikle program bug dolmuyor. anlatacak o kadar çok şey var ki aslında, yaz yaz bitmez. o yüzden merak ediyorsanız mutlaka sitesine girin araştırın. inanın, pişman olmazsınız.

şu an ödemeyi amerika üzerinden yaptığınız için fiyatı (4 dolar) bize çok gelebilir. ancak kendileriyle görüşmemde, çok yakında uluslararası ödeme sistemine geçeceklerini belirttiler. o zaman 4-5 türk lirası gibi bir ödeme yapabileceğiz. kaldı ki ben evernote kullanırken sürekli premium kullanmak zorundaydım; cihaz sınırı ve özellik kısıtlamaları sebebiyle. bu uygulamada ücretsiz versiyonda neredeyse hiçbir kısıtlama yok. en azından binlerce notunuz yoksa ücretli versiyona hiç ihtiyaç duymuyorsanız.

yarın bir gün kapanırsa korkunuz varsa; ayarlardan export dediğinizde mail adresinize hemen notlarınızın yedeğini gönderiyorlar. bu kadar kolay. kaldı ki adamlarda nasıl bir potansiyel varsa, çok ciddi yatırımcılar var arkalarında. yani kolay kolay sırtları yere gelmez. son olarak, server olarak da amazon'u kullanıyorlar (evernote, google cloud'u kullanmakta).

tantuni

etle yapılan her lezzetli yemeğin veya kebabın baş aktörü etin kendisidir. et lezzetli oldu mu zaten gerisi hikaye kalıyor. yani abartı şekilde kullanılan baharatlara gerek yok. tabii ki doğru pişirme tekniği ve dengeli kullanılan baharatlar sayesinde alacağınız tat katlanarak artar orası ayrı. tantuniye dönecek olursak öncelikle kaliteli ve doğru eti seçin. tavada pişirme işleminden önce mutlaka etlerinizi 15 dk suda haşlayın. eti, suda ne çok eritin, ne de çok diri bırakın. tavaya (ben wok tercih ediyorum) etleri aldığınızda sadece sıvı yağ ve su kullanın. suyu azaldıkça sırasıyla bir sefer su bir sefer sıvı yağ ekleyin. su ve yağın miktarı ete göre değişir. tavadaki ete sadece tuz ve kırmızı toz biber ekleyin. başka bir baharat kullanılmaz. lavaşın içerisinde kullanacağınız domates ve soğana damak zevkinize göre sumak ve benzeri baharatlar da ekleyebilirsiniz. afiyet olsun.

protein tozu

15 seneyi aşkındır düzenli olarak spor yapan biriyim. aikido, boks, güreş ve vücut geliştirme ile uğraştım. şu anda da düzenli olarak spor salonuna gidiyorum. dönem dönem protein tozu kullandığım oldu ancak neden kullandım? eğer gün içerisinde işteki yoğunluktan ötürü öğünümü atlamak zorunda kaldıysam veya seyahat halindeysem kullanmak zorunda kaldım. benim bu işte en sinir olduğum kısım ise, 70-80 kilo adamların gelip "abi yemek yiyerek o kadar protein alamazsın" veya "kana hızlı karışıyor abi" gibi şeyler zırvalaması. 70 kilo adamın yemek yiyerek yeterli proteini alamamasının imkanı yoktur. eğer aksini iddia eden varsa, saçmalıyordur. "kana hızlı karışması" konusu ise supplement firmalarının milleti yolmak için uydurdukları bir yalandır. anabolik pencere'de bu yalan için hazırlanmış bir kılıftır. sen ihtiyaç duyduğun proteini antrenmanı yaptıktan sonra, gün boyunca istediğin vakitte alabilirsin. kasların yıkıma uğradıktan sonra onarım süresi iki gün devam eder. bu yüzden spor yaptıktan sonra yarım saat içinde protein shake içmeye çalışanlara gülüyorum sadece. gelelim yeterince proteinli besin yiyemiyorum diyenlere. eğer sen 70-80 kg ağırlığınla, günde yaklaşık 150 g doğal protein tüketemiyorsan bu sporu yapma zaten, git fitness yap. çünkü 100 kg ve üstüne çıktığında, damardan whey protein almaya başlayacaksın demektir. bu sporun temeli budur arkadaş: hayvan gibi yiyeceksin, hayvan gibi çalışacaksın! matematiği gayet basit. sen şimdi 100 kg üzerine çıkarsın, gerçekten artık yemen gereken öğünlerin miktarları çok abartı hal almıştır, o zaman protein tozlarından destek almaya başlarsın. zaten o kilolara, kas kütlenle çıktıysan bu işi profesyonel olarak yapmaya başlamışsın demektir. gelelim zararlı veya zararlı değil diyenlere. dünyadaki hiçbir sporcu whey proteinin zararları yoktur diyemez, dememeli. isterse kırk defa mr. olympia kazanmış olsun. bunu diyebilmen için bu konunun uzmanı olman lazım. bu işin formülüne hakim olman ve bu konuyla ilgili deneyleri yapmış olman lazım. iki makale okuman veya bu ürünü kendin test etmiş olman, ürünün zararsız olduğunu söyleme yetkisini sana vermez. evet, senin üzerinde bir yan etki oluşturmamış olabilir ancak bir başka kişi üzerinde ne etki göstereceğini kimse bilemez. ayrıca en basit haliyle whey proteinlerin bile içerikleri sürekli değişmekte. çünkü piyasayı yakalamak zorundalar. bu değişen içerikler yeterli sürede ve kişi üzerinde test ediliyor mu? edilmiyor. ediliyor olsaydı zaten piyasaya bu kadar hızlı süremezlerdi. bu ürünler, kullanıldıktan bir ay sonra değil ama düzenli kullanımdan birkaç sene sonra ciddi rahatsızlıklar verebilir. bunun garantisi yok. son olarak da şunu eklemek istiyorum, mümkün olduğunca temiz beslenenin. her türlü işlenmiş gıdadan uzak durun. vücut birçoğunu tanımıyor. siz fayda gördüğünüzü sanıyorsunuz ancak hormonlarınız bu işlenmiş gıdalar yüzünden zarar görüyor. hormonal dengesizliklerde kanser gibi bir çok hastalığa davetiye çıkarıyor. her şeyi doğadaki en saf ve en azından en saf haline yakın şekilde tüketmeye çalışın.

aikido

bir savunma sanatının veya sporunun “bullshit” olduğunu söyleyebilmek icin belli bir tecrübenin olması gerekiyor. hele yağlı kıçının üzerinde otururken youtube’da izlediğin videolara göre aikido gibi köklü bir savaş sanatını eleştirmek biraz komik bir davranıştır. aikido, rus özel harekatı “spetsnaz” başta olmak üzere çoğu askeri ve polis özel harekat ekiplerine öğretilmektedir. bu mma gibi vahşi bir spor değildir. aikido bir savaş sanatıdır ve öncelikli amacı seni hayatta tutmaktır. ayrıca youtube’dan versus videolari izleyerek hiçbir uzak doğu sporunu yargılayamazsınız. sokak kavgası, tecrübe ile gelişen kişisel bir yetenektir. savunma sporları ise sadece araçtır. eğer kişide bu aracı kullanabilecek gerekli tecrübe ve yetenek yoksa her zaman kaybetmeye mahkumdur.

174 vatandaşlık iptali

kktc'nin dün itibariyle imza attığı büyük skandal. kktc bakanlar kurulunun daha önce "kktc vatandaşlığı" verdiği tc kökenlilerin vatandaşlıkları dün itibariyle iptal edildi. bir sürü insanın kurulu düzeni bozuldu ve şimdi birçoğu adadan çıkış yapmak zorunda. bu insanlar kıbrıs'a, çoğu kıbrıs vatandaşından çok daha fazla fayda ve katkı sağlamıştır. büyük yatırımlar yapan birçok iş adamı ve mütteahitin vatandaşlıkları hiçbir sebep gösterilmeden iptal edilmiştir. türkiye, kuzey kıbrıs'a yaptığı yatırımlarını ve desteğini her gün arttırmaya devam ederken, kıbrıs hükumeti de düşmanca tutumunu aynı hızda arttırmaya devam ettirmekte.

edit: bir konuya açıklık getireyim. evet parayla vatandaşlık alanlar olduğu doğrudur. ancak acı olan nokta şu ki zaten parayla vatandaşlık alanlar, "iptal edilen vatandaşlıklar" listesinden yine paralarıyla isimlerini çıkarttılar. bu liste 7 gün önce haber sitelerinde yayınlandı. o listede gerçekten parayla vatandaşlık alan isimler de vardı. ancak resmi gazetede yayınlanmadığı için henüz geçerli değildi. bu bir hafta içerisinde zaten rüşveti seven hükumet yine bir tiyatro sahneledi ve son dakika 44 kişiyi listeden çıkararak yerine hakkıyla vatandaşlık almış yeni 44 kişiyi ekledi. dün itibariyle de bu son hali kktc resmi gazetesinde yayınlandı. yani olan yine masum tc vatandaşlarına oldu. rum'u, türk'e tercih eden kktc'yi tekrar canı gönülden tebrik ediyorum.

midye zehirlenmesi

birçok kişinin durumun ciddiyetinden bihaber olduğu zehirlenmedir. sadece ishal olduysanız siz henüz midyeden zehirlenmemişsiniz demektir. o kadarı yediğiniz herşeyden olabilir. midye zehirlenmesi ölümcül bir rahatsızlıktır. erken tanı gerçekten hayat kurtarır. bizzat eşimin yediği iki midye yüzünden üç hafta hayatı karardı. neredeyse her gece serum ve ağrı kesici alıp, üstüne gün içerisinde (ikisi çok ağır antibiyotik olmak üzere) altı farklı ilaç almak zorunda kaldı. o yüzden midye zehirlenmesi kesinlikle şakaya gelmez.

gshock

casio g-shock; babasının kendisine hediye ettiği saatin yere düşerek kırılması üzerine, bu duruma çok üzülen ve her türlü zor koşula dayanabilecek bir saat üretme fikrini bulan kikuo ibe adlı mühendisin icadıdır. gerçekten de üretilen saatler oldukça yüksek ısılara-soğuklara, manyetik alanlara, titreşime, çamura, sert darbelere ve 200 m su basıncına karşı dayanıklıdır. üst modelleri havacılık, denizcilik ve arazi koşullarında oluşabilecek özel durumlar için farklı özelliklere de (yükseklik ölçer, pusula, gps, bluetooh, barometre, termometre, gelgit grafiği vb.) sahiptir. g-shock ismi, gravity’nin (yerçekimi) g’si ve her türlü dış etkeni temsilen shock yani şok kelimelerinden oluşmaktadır.

muharrem ince

kıbrıs’ta savaşmış ve şimdiki adıyla “gazi veren” köyünün güvenliğinden sorumlu olmuş bir komutanla sohbet etmiştim. kendisi hem üst düzey bir komutan hem de o köyün en ileri gelen ailelerindenmiş anlattığına göre. savaş sırasında en büyük ev onların olduğu için tüm köyün yaşlılarını, kadınlarını ve çocuklarını evinde toplamış. sadece biri dışında geri kalan tüm erkekler savaşıyormuş. o bir kişi de köyün delisiymiş. onu da almış eve. adamın eline bir de el bombası vermiş ve demiş ki: “bak beni iyi dinle. kapıyı çalan kişi rumca tek kelime ederse bombayı patlatıyorsun, o kadar”. söylediğine göre rumlar eve girerse, yaşanacakların yanında ölüm çok hafif kalırmış. insanlar bazen bu tarz tercihleri yapmak zorundandır. belki en iyi tercih olmayabilir ama daha kötüsünden korktuğunuz için böyle bir tercih yapmak zorunda kalırsınız. işte muharrem ince bazılarının böyle bir tercihi olacaktır.

irritabl bagirsak sendromu

huzursuz bağırsak sendromudur (ibs). bu huzursuzluğa sebep olan en büyük neden strestir. ibs her zaman kabız veya ishal yapar diye bir tanı koymaz doktorlar. durumunuza göre değişkenlik gösterir. kimi zaman ishal olursunuz, kimi zaman ise kabız veya ikisini aynı anda da yaşayabilirsiniz. ancak ne olursa olsun yaşam kalitenizi bozan bir rahatsızlıktır. ishal veya kabızdan dolayı sürekli olarak bağırsaklarınız ve hatta mideniz dahi gaz üretir. mide gazı ve şişkinliğinin neden olduğu baskı nedeniyle de nefes darlığı ve mide yanması görülebilir. asla unutulmaması gereken ise doktor tavsiyesi olmadan kesinlikle antibiyotik kullanmayın (kronik ishale neden olabilir). zaten doktorlar da bu hastalık için antibiyotik yazmıyorlar. bu rahatsızlık stresten beslendiği için çağımızın en sık görülen popüler hastalıkları arasında. şunu aklınızın bir kenarına not edin bağırsaklarınız ruhunuzun aynasıdır. mutluluğunuz, üzüntüleriniz veya kaygılarınız direkt olarak bağırsaklarınız ile bağlantılıdır. tabii ki sadece mutlu olmanız tedavi için yeterli değildir. doktorunuzun diyet programına harfiyen uymalısınız.

genellikle en çok tavsiye edilenler şunlardır:
- bol su içmek,
- günde 30 dk yürümek,
- hava yutmamak (özellikle şişeden su içmek yasaktır),
- yediklerinizi çiğneyerek yutmak,
- sık sık ve küçük porsiyonlarla yemek,
- stresten uzak durmak,
- ayakları sıcak tutmak.

yasaklar:
- şeker,
- laktozlu içeren gıdalar (süt, peyir, yoğurt, ayran vb),
- hazır yemek (fastfood),
- paketlenmiş ürünler (koruyucu içerenler),
- sakız,
- fruktoz yönünden zengin meyveler,
- çok fazla çiğ sebze,
- turunçgiller,
- gazlı sebzeler (fasulye, mercimek, turp, brokoli, lahana vb),
- mısır,
- sirke,
- işlenmiş etlerin tamamı (sosis, sucuk, salam vb),
- yumurta,
- mayalı gıdalar,
- kızartmalar,
- yağ ve aşırı yağlı yemekler.

savaş kımıl

3d studio max ve autocad gibi programların eğitimini veren tecrübeli ve dünya tatlısı bir eğitmen. ayrıca 2007 yılında açılmış olan meysa bilişim adlı kuruluşun sahibidir. bu kuruluşa bağlı "sanal öğretim" adı altında da oldukça faydalı online eğitim setleri hazırlamaktadır. 2006 yılında dünya merkezinde eğitmen olarak çalışırken kendisinden autocad ve 3ds max eğitimleri almıştım. bana bu programları öğretmekle kalmayıp aynı zamanda sevdiren insandır kendisi. inanılmaz neşeli ve sevecen aynı zamanda da bir o kadar bilgili ve tecrübelidir. şuan piyasada eğitmenim diye dolanan çoğu kişilerle kıyaslanamaz bile. derslerini oldukça detaylı ve bol örnekli şekilde işlemeyi seven bir eğitmendir.

rakı içen öğretmenler hakkında soruşturma açılması

bence olayı tam analiz etmek lazım:

- rakı içmek ahlaksızlık mıdır?
- sorusu bile saçma. tabii ki hayır.

- öğretmen rakı içebilir mi?
- evet içer ve kimseyi ilgilendirmez.

- öğretmen "piknik alanında" rakı içebilir mi?
- evet içer ve kimseyi ilgilendirmez.

- öğretmen "çocukların bulunduğu" bir piknik alanında rakı içebilir mi?
- evet içer ve kimseyi ilgilendirmez. kimse, çocukların olmadığı bir piknik alanı aramak zorunda değil. ayrıca bu yazımdan alkolü götüyle içenleri tenzih ediyorum. etrafınızdaki insanları rahatsız etmeyeceksiniz alkol kullanın.

- peki öğretmen "okul gezisi" adı altında yapılan bir piknik etkinliğinde rakı içebilir mi?
- hayır! adı üzerinde okul gezisi. okul adı altında yapılmış bir etkinlikte öğretmen, öğrencilerine doğru örnek olmak zorunda. bu bir inanç meselesi değil. alkol sağlığa zararlıdır. kısa ve net. sağlığa zararlı bir maddeyi öğrencilerinin yanında kullanamazsın.

evernote

font konusunda ciddi bug'ları olan not alma programıdır. mesela windows uygulamasında standart yazı büyüklüğü 10 ayarlıyken, ios uygulamasında alacağınız notu 12 büyüklüğünde yazar. windows uygulamasına geri döndüğünüzde farklı yazı büyüklükleri sizi karşılar. bunun sebebi ios uygulamasının küçük-12, orta-14 ve büyük-18 fontlarında ayarlanmış olmasıdır. bir diğer sorun ise diyelim ki windows'da standart yazı fontu arial ayarlandı, ipad'den yeni bir not oluşturduğunuzda bunu arial olarak yazar. bunda bir sorun yok ancak madde imli liste veya numaralı liste oluşturarak yazmaya kalkarsanız font otomatik olarak helvetica neue olarak değişir. bu sorunlar daha hiç bir şey asıl bir de aynı zamanda evernote web kullanırsanız değmeyin keyfinize. bunlar benim gibi birçok kullanıcı tarafından tespit edilmiş olan bug’lardan birkaçı. bunları çok uzun zaman önce farkedip evernote ile paylaştım. bir seneyi geçti hala güncelleme yayınlayacaklar.

notlar

(bkz: apple notlar)

apple notes

(bkz: apple notlar)

apple notlar

apple’ın, icloud tabanlı not alma uygulaması. apple cihazlarda veya icloud.com’da kullanılabilmektedir. evernote’nin çoğu özelliğinin işime yaramamasından dolayı tüm notlarımı bu uygulamaya geçirdim ve oldukça rahat ettim. apple notlar uygulamasında, temiz ve kullanışlı arayüzü sayesinde direkt notlarınıza odaklanabiliyorsunuz. ayrıca uygulamaya basit dediysek o kadar da değil. tüm apple cihazları arasında hızlı senkronizasyon, not paylaşımı, resim ekleme, çizim yapma, ince-kalın veya italik font gibi temel özelliklere sahip. evernote’nin bug’larından sıkılanlara şiddetle tavsiye edilir.

türk askerinin moralini bozmak

vatanımız için canlarını feda etmeye gönüllü askerlerimizin moralini bozacak her türlü söz ve paylaşım, teröre ve terörist gruplara destektir, net! teröre bu desteği vermek demek, önce al bayrağımıza sonra da bu güzel vatana ihanet etmek demektir. o yüzden şuan cephede askerimiz savaşırken, savaş karşıtı paylaşımlarda bulunan sanatçılarımızın bu paylaşımlarının hangi amaca hizmet ettiğini tekrar düşünmeleri gerekir.

not: "sanatçı mehmetçik el ele" etkinliği ile askerimizin yanına gidip onlara moral ve destek veren tüm sanatçılarımızı da canı-gönülden kutlarım.

tostçu erol

bu adamı anlatırken tostu hakkında detaylı değerlendirme ve yorum yapanlara çok gülüyorum. sanki ünlü bir şeften bahsediyorlar. lan tost neticede yaptığı, adam da bildiğin yurdum insanı işte. ben kendi çapında yakaladığı ünden dolayı tebrik ediyorum. videolarından gayet iyi niyetli ve sempatik biri gibi duruyor. keşke herkes tostçu erol gibi işini severek yapsa.

çocukken yapılan saçmalıklar

akşam dokuzdan sonra televizyon izlemeyi yasaklamıştı annem. ben de televizyon fişini prize gevşek bir şekilde takar, fişin ucuna da misina bağlardım. bu arada yatağım, alt tarafı dolap olan bir ranzaydı. yani yataktan o kadar hızlı inip televizyonu kapatıp tekrar yatağa çıkmam çok zordu. bu misinalı sistem sayesinde koridorda ayak sesi duyduğumda çekerdim misinayı çat kapatırdım televizyonu. o karanlıkta misina da görünmezdi, televizyonun kumandası da bozuk olduğundan annem hiçbir şeyden şüphelenmezdi. annemi öyle birkaç ay oyaladım. sistemin çok iyi çalıştığını düşündüğümden o kadar bir rehavete kapıldım ki, annem kapının önüne gelene kadar izliyordum son anlar. tabii hesaba katmadığım bir şey vardı: eski televizyonlar kapandığında çıtır pıtır sesler çıkıyordu ekranda. bunu annem de anladı. o gün de son oldu zaten. ne siz sorun, ne ben anlatayım.

bilgi

insanoğlunun sahip olabileceği en büyük güçtür.